BM’nin Kıbrıs Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasına KKTC Cumhurbaşkanlığından tepki
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) adada görev yapan Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (BMGK) görev süresini 1 yıl uzatma kararına tepki gösterdi, “Açıklamalar Kararda Kapalı Maraş’a ilişkin uluslararası toplumun sığ değişim politikalarının bir yansımasıdır.” terimini kullandı.
KKTC Cumhurbaşkanlığı’ndan, BMGK’nın Kıbrıs adasına dayalı BMBG’nin görev süresinin uzatılmasına ilişkin kararına ilişkin yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada, “BM Güvenlik Konseyi, kararının müzakere zeminine atıfta bulunan paragraflarında yine sahadaki durumu görmezden gelerek statükonun korunmasına yönelik ifadelere yer vermiş ve BM Güvenlik Konseyi bir kez daha ortaya koymuştur ki; bu sorunu gerçek anlamda çözmekle ilgilenmiyor.” kelimeler yer aldı.
Bunun bir ihtilafın çözümüne yönelik müzakerelere başlanması için belirlenmiş tek kuralın olduğuna işaret edilen açıklamada, “Taraflar müzakere edecekleri esas üzerinde anlaşmalıdır” denildi. söylendi.
Açıklamada, iki tarafın yeni ve resmi bir müzakere süreci başlatmasında ortak bir payda bulunmadığı belirtilerek, “Kıbrıs Türk halkı, geleceğini zorlayıcı zeminlere ve kazanılmış haklarına dayatılan çözüm modellerine teslim etmeyecektir” denildi. Kendilerine yönelik açıklamalardan kaçınmaları ve iki tarafın üzerinde uzlaşacağı bir zemini desteklemelerini tavsiye ederiz.Değerlendirme yapıldı.
Açıklamada, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın 1 ve 8 Temmuz 2022 tarihli mektuplarla BM Genel Sekreteri’ne sunduğu işbirliği teklifleri hatırlatılarak, Güvenlik Konseyi kararında bu işbirliği tekliflerine atıfta bulunulmaması eksiklik olarak değerlendirildi. .
Kapalı Maraş
BMGK’nın Kapalı Maraş’a ilişkin açıklamalarına ilişkin olarak, “Kararda yer alan Kapalı Maraş hükümleri, uluslararası toplumun sığ değişim politikasının bir tezahürüdür. Sahadaki durumu yansıtan değişikliğin Kıbrıs konusunda tekrarlanmasında yarar görüyoruz. Ada, Maraş açılımı ile başlamıştır ve bu politika, diğer alanlara da yayılarak devam edecektir.” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, Maraş’ı kapalı bir şekilde kaderine terk etmenin sadece “statükoyu izlemek” değil, aynı zamanda bölgenin eski sakinlerinin haklarını hiçe saymak anlamına geldiği belirtildi.
Maraş’ın 2020 yılına kadar kapalı kalmasında “uluslararası toplumun taraflı tutumu ve Rum ihtilafının” sorumlu olduğunun vurgulandığı açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Siyasi sürece ilişkin tavrımızda olduğu gibi, Kıbrıs Türk halkı kendi geleceğini belirleyecek ve ülkemizin hiçbir kara parçası Yunan iradesine teslim edilmeyecektir. Kararda Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı insanlık dışı izolasyondan söz edilmiyor. onlarca yıldır maruz kalınanları ve buna sebep olanların gerçekleri saklayarak ayıbını örtme çabasını değerlendiriyoruz.
1960 yılında iki halkın rızasıyla kurulan ortaklık cumhuriyetini, iki halkın rızasıyla dönüştüren Kıbrıs Rum liderliğinin talebiyle 1964’ten beri faaliyet gösteren BM Barış Gücü’nün acilen harekete geçmesi şart. halkları, ülkemizde yasal bir zeminde, silah zoruyla bir Yunan devletine dönüştürmek. KKTC sınırları içerisinde iyi niyetli olarak faaliyetlerini sürdürebilen BM’nin bu tutumu, gösterdiğimiz hoşgörünün suiistimali olarak değerlendirilmektedir. Cumhurbaşkanımızın beklentisi bu konuda ivedilikle karşılıklı olarak kabul edilebilir bir anlaşmaya varılmasıdır.”